15 Aralık 2015 Salı



Umudunu yaşamına katık yapan romancı

         EMİNE ŞİMŞEK EMİRAL

Emine Şimşek Emiral Ziraat Mühendisi. Toplumcu düşüncesi onu kooperatifçi yapmış. Bu nedenle uzun süre Ziraat Bankasının kooperatif projelerinin içinde bulunmuş. Eskinin tabiriyle yarı resmi devlet kurumlarında çalışmak zordur. Ama o bu zoru, yüreğini zorlayan düşleriyle, kolay hale getirmiş. Tabi böyle bir işi yapmak pek de kolay dolmuyor. Ama kolaylık onun önce halkına, sonra da içinden geldiği aile yapısına benzer toplumların yapısını değiştirme hayallerindendir… Bu sevda daha ilkokul evresinde başlar sevgili Emine de… Dağ başında gelişmeyi, ilerlemeyi sadece inanca bağlamış bir ortamda köyüne ilkokul açılmasıyla, bir kardelen zoruyla güneşten tarafa bakmayı, onun ışığından faydalanmayı aklına koyup hayal eder… Bu isteği ilkokuldan sonra tahsil yapabilme olanağını eşkinleştirip, öğretmenini ve babasını bu yönde zorlar…  Zora bir şey dayanmaz ve devlet yatılı lisesi, sonra da Ziraat Mühendisliği için Üniversiteye…
Özellikle yüksekokul evresi hayalleri yönünde adeta sorgulamadır Emine’nin. Onun için yaşamı adına önüne çıkan her olanaktan gücü oranında yararlanmaya çalışır. Bu yönde de hayalleri içinde karanlık yerlerin kalmaması, onun da ötesinde kendi ulusu ile başka ulusların düş farklarının nasıl olduğunu ayırt edebilmek için yurtdışına da gider… Oradaki toplulukların, bireylerin en çok da hemcinslerinin yaşama bakışlarını irdeler. Aradaki farklılığı, ülkesindeki toplum farklılıkları ile harmanlayıp gönlündeki bireyin nasıl olacağına, ne olduğuna çareler aramaya başlar… İşte bu arayış onu yazım dünyasının içine itmiştir… Sonunda aradığı resmi çizmiştir. Ama bu resmin ilk ayağı ailesidir. Önce ailesinden ve çevresinden başlar değişime… Karınca kaderince hepsine katkı yapmaya, insanca düşünebilmeleri için güç vermeye çalışır… Bunu yaparken bölgesindeki kadın problemlerine de parmak basar. Tabii çevre örneğinde olduğu gibi yine işe annesinden başlar… İşte bunları kitaba döker Emine… İlginçtir Yazmada da yine düşleri yönlendirir onu. O nedenle kitabının adı da “UMUT KUŞUN KANADINDA” dır… İnsanlar umut ettiğince yaşar derler, ne kadar doğrudur bilmiyorum. Bana göre bunun bir anlamı yaşıyorsan umutlusundur biçiminde bir tariftir. Ters adamım ya! Ama gelin görün ki, yaşamını yarının Tİ’ sine almış, gelecekten çok büyük girdiler beklemeyen insanlar hep umutludurlar… Umut onların ekmeğidir, ekmeğindeki tek kalem katığı… Sevinçleri! Dolaysıyla o kadar da acılarıdır… Bunca açıklamayı neden yaptım? Bana göre açıklama çok entrasan, o kadar da elzem… Çünkü hayata sıfır noktasına yakın bir ölçüde başlayan bir aile savaşımının bir bilenin kanatlarına dokunmasıyla, yaşamın merkezine uçmayı öğrenmesi, onun da ötesinde daha güzel yaşayabilmeyi amaç edinmesine neden olmak sanırım umutların en büyüğüdür… İşte “UMUT KUŞUN KANADINDA” romanı bu felsefe ile ele alınmış daha çok da biyografi tarzına yakın yazılmış bir roman… Kısaca söylemek isterim, insanın hoşuna giden bir müziğe sesli olarak iştirak etmesi tadında okunacak bir kitap… Zaman zaman sevinç ve acıların yansıtılmasında insanı derinden sarsan inişler çıkışlar olsa da, bir dağ köyünde yaşayan insanların duygusal fısıltılarını duyabilme, analiz edebilme açısından çok yerinde olmuş bu iniş çıkışlar… Sesleniş dili de öyle sade ve arı… Özellikle cümle kuruluşlarında seçtiği sözcükler onun meramını anlatmaya en yatkın sözcükler olduğu gibi, bir romancı için eklektik davranmanın da önemini çok güzel yansıtan nitelikte… Bu değerlendirmeyi Emine Emiral’le birlikte çalışmamız nedeniyle yazmıyorum.  Onun yaptığı iş için sarf ettiği efor’a ve hep iyiyi yakalama azmine hayran olduğum için yazıyorum daha çok… Ama birlikte çalışmaktan da çok hoşnut olduğumun altını çizmek isterim… Şimdi kitabın arka kapağına yazmış olduğum tanıtım yazısı, metinin tamamının çok iyi bir özeti olduğunu için, burada bir daha yenilerken, çalışkan sosyal arkadaşımın ayni tatla yeni eserler vermesini diliyorum…
“Emine Şimşek Emiral “UMUT KUŞUN KANADINDA” adındaki biyografi romanı ile çok güzel bir Anadolu profili çizmiş. Anadolu da birçok yerleşim yerinin kaderi olan içe kapanıklık yaşamın toplumla adeta inatlaştığını hepimiz biliriz. Ne var ki böyle bir inatçılığa zaman zaman isyan edenler de olur ve kendini bilinçlendirmenin ötesinde çevrelerine de ışık verirler. Bunun en güzel örneklerinden biri de Emine Şimşek Emiral’dir… Aydınlanmanın bilincine erişince çevresine de rehber olup onara yol yolak olur. Derken kadın olduğunun da farkına varır.  Bu kez de kendini ve Anadolu kadınını sorgulamaya başlar. Çünkü o, Anadolu’nun geri kalmışlığının ancak anaların bilinçlenmesiyle giderileceğini düşünür. Bu düşüncenin başında da kadın hakları konusunda elde edilecek kazanımların geldiğini dillendirir. Bu nedenle Anadolu kadını ve Avrupalı kadın arasındaki farklılığı, nedenleriyle ortaya koyar. Bunun önündeki engellerin nasıl yıkılacağı konusunu irdeler. Tabii Ataerkil aile yapısındaki erkek baskısını…
Bunları anlatırken onun farklı bir yönünü daha görürüz. Aile kavramının sosyal ve pedolojik yapısından yola çıkarak problemlerin yoğunlaştığı toplumsal oluşumlara doğru sorunu adeta ivmeler. O, bir araştırıcı yazar olarak iyi bilir ki; yanlışlığın ilk ayağı ailede başlar. Dolaysıyla bunun altını kalın kalın çizer.
Bu önemli toplumsal yarayı, kendi ailesinden yola çıkarak çok güzel ve anlaşılır biçimde dile getirmiştir, yazar. Kadının toplumsam yaşamdaki varlığı, kadın açısından kalkınmanın önündeki engeller, duygusal yaklaşımlar, acılar ve sevinçler içtenlikle anlatılmıştır bu kitapta. İçinde kendinizden de anılar bulabileceğiniz bu kitabı sayfalarını karıştırdıkça beğeneceğinizi ve severek okuyacağınızı umuyorum. Mutlu bir dünya için okuyalım diyorum.
Erdoğan Baysal
UMUT KUŞUN KANADINDA

Gölkitap yayınları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder