Umudunu
yaşamına katık yapan romancı
EMİNE ŞİMŞEK EMİRAL
Emine Şimşek Emiral Ziraat
Mühendisi. Toplumcu düşüncesi onu kooperatifçi yapmış. Bu nedenle uzun süre
Ziraat Bankasının kooperatif projelerinin içinde bulunmuş. Eskinin tabiriyle
yarı resmi devlet kurumlarında çalışmak zordur. Ama o bu zoru, yüreğini
zorlayan düşleriyle, kolay hale getirmiş. Tabi böyle bir işi yapmak pek de
kolay dolmuyor. Ama kolaylık onun önce halkına, sonra da içinden geldiği aile
yapısına benzer toplumların yapısını değiştirme hayallerindendir… Bu sevda daha
ilkokul evresinde başlar sevgili Emine de… Dağ başında gelişmeyi, ilerlemeyi
sadece inanca bağlamış bir ortamda köyüne ilkokul açılmasıyla, bir kardelen
zoruyla güneşten tarafa bakmayı, onun ışığından faydalanmayı aklına koyup hayal
eder… Bu isteği ilkokuldan sonra tahsil yapabilme olanağını eşkinleştirip,
öğretmenini ve babasını bu yönde zorlar…
Zora bir şey dayanmaz ve devlet yatılı lisesi, sonra da Ziraat Mühendisliği
için Üniversiteye…
Özellikle yüksekokul evresi hayalleri yönünde adeta sorgulamadır
Emine’nin. Onun için yaşamı adına önüne çıkan her olanaktan gücü oranında yararlanmaya
çalışır. Bu yönde de hayalleri içinde karanlık yerlerin kalmaması, onun da
ötesinde kendi ulusu ile başka ulusların düş farklarının nasıl olduğunu ayırt
edebilmek için yurtdışına da gider… Oradaki toplulukların, bireylerin en çok da
hemcinslerinin yaşama bakışlarını irdeler. Aradaki farklılığı, ülkesindeki
toplum farklılıkları ile harmanlayıp gönlündeki bireyin nasıl olacağına, ne
olduğuna çareler aramaya başlar… İşte bu arayış onu yazım dünyasının içine itmiştir…
Sonunda aradığı resmi çizmiştir. Ama bu resmin ilk ayağı ailesidir. Önce
ailesinden ve çevresinden başlar değişime… Karınca kaderince hepsine katkı
yapmaya, insanca düşünebilmeleri için güç vermeye çalışır… Bunu yaparken bölgesindeki
kadın problemlerine de parmak basar. Tabii çevre örneğinde olduğu gibi yine işe
annesinden başlar… İşte bunları kitaba döker Emine… İlginçtir Yazmada da yine
düşleri yönlendirir onu. O nedenle kitabının adı da “UMUT KUŞUN KANADINDA” dır… İnsanlar umut ettiğince yaşar derler, ne
kadar doğrudur bilmiyorum. Bana göre bunun bir anlamı yaşıyorsan umutlusundur
biçiminde bir tariftir. Ters adamım ya! Ama gelin görün ki, yaşamını yarının Tİ’ sine almış, gelecekten çok büyük
girdiler beklemeyen insanlar hep umutludurlar… Umut onların ekmeğidir,
ekmeğindeki tek kalem katığı… Sevinçleri!
Dolaysıyla o kadar da acılarıdır… Bunca
açıklamayı neden yaptım? Bana göre açıklama çok entrasan, o kadar da elzem…
Çünkü hayata sıfır noktasına yakın bir ölçüde başlayan bir aile savaşımının bir
bilenin kanatlarına dokunmasıyla, yaşamın merkezine uçmayı öğrenmesi, onun da
ötesinde daha güzel yaşayabilmeyi amaç edinmesine neden olmak sanırım umutların
en büyüğüdür… İşte “UMUT KUŞUN KANADINDA” romanı bu felsefe ile ele alınmış
daha çok da biyografi tarzına yakın yazılmış bir roman… Kısaca söylemek
isterim, insanın hoşuna giden bir müziğe sesli olarak iştirak etmesi tadında
okunacak bir kitap… Zaman zaman sevinç ve acıların yansıtılmasında insanı
derinden sarsan inişler çıkışlar olsa da, bir dağ köyünde yaşayan insanların
duygusal fısıltılarını duyabilme, analiz edebilme açısından çok yerinde olmuş
bu iniş çıkışlar… Sesleniş dili de öyle sade ve arı… Özellikle cümle
kuruluşlarında seçtiği sözcükler onun meramını anlatmaya en yatkın sözcükler
olduğu gibi, bir romancı için eklektik
davranmanın da önemini çok güzel yansıtan nitelikte… Bu değerlendirmeyi Emine
Emiral’le birlikte çalışmamız nedeniyle yazmıyorum. Onun yaptığı iş için sarf ettiği efor’a ve
hep iyiyi yakalama azmine hayran olduğum için yazıyorum daha çok… Ama birlikte
çalışmaktan da çok hoşnut olduğumun altını çizmek isterim… Şimdi kitabın arka
kapağına yazmış olduğum tanıtım yazısı, metinin tamamının çok iyi bir özeti
olduğunu için, burada bir daha yenilerken, çalışkan sosyal arkadaşımın ayni
tatla yeni eserler vermesini diliyorum…
“Emine Şimşek Emiral “UMUT KUŞUN KANADINDA” adındaki biyografi romanı
ile çok güzel bir Anadolu profili çizmiş. Anadolu da birçok yerleşim yerinin kaderi
olan içe kapanıklık yaşamın toplumla adeta inatlaştığını hepimiz biliriz. Ne
var ki böyle bir inatçılığa zaman zaman isyan edenler de olur ve kendini
bilinçlendirmenin ötesinde çevrelerine de ışık verirler. Bunun en güzel örneklerinden
biri de Emine Şimşek Emiral’dir… Aydınlanmanın bilincine erişince çevresine de
rehber olup onara yol yolak olur. Derken kadın olduğunun da farkına varır. Bu kez de kendini ve Anadolu kadınını
sorgulamaya başlar. Çünkü o, Anadolu’nun geri kalmışlığının ancak anaların
bilinçlenmesiyle giderileceğini düşünür. Bu düşüncenin başında da kadın hakları
konusunda elde edilecek kazanımların geldiğini dillendirir. Bu nedenle Anadolu
kadını ve Avrupalı kadın arasındaki farklılığı, nedenleriyle ortaya koyar.
Bunun önündeki engellerin nasıl yıkılacağı konusunu irdeler. Tabii Ataerkil
aile yapısındaki erkek baskısını…
Bunları anlatırken onun farklı bir yönünü daha görürüz. Aile kavramının
sosyal ve pedolojik yapısından yola çıkarak problemlerin yoğunlaştığı toplumsal
oluşumlara doğru sorunu adeta ivmeler. O, bir araştırıcı yazar olarak iyi bilir
ki; yanlışlığın ilk ayağı ailede başlar. Dolaysıyla bunun altını kalın kalın çizer.
Bu önemli toplumsal yarayı, kendi ailesinden yola çıkarak çok güzel ve anlaşılır
biçimde dile getirmiştir, yazar. Kadının toplumsam yaşamdaki varlığı, kadın açısından
kalkınmanın önündeki engeller, duygusal yaklaşımlar, acılar ve sevinçler içtenlikle
anlatılmıştır bu kitapta. İçinde kendinizden de anılar bulabileceğiniz bu kitabı
sayfalarını karıştırdıkça beğeneceğinizi ve severek okuyacağınızı umuyorum. Mutlu
bir dünya için okuyalım diyorum.
Erdoğan Baysal
UMUT KUŞUN KANADINDA
Gölkitap yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder