27 Kasım 2015 Cuma


Duyusal ağırlığını zor taşıdığım bir kitap;
                Uzun geçmişe dayanan dostluğumuz olan şair Refik UĞUR,  iki ay önce okumam için imzalayıp bir kitap verdi. Onun şiirsel temasını çok iyi biliyordum. Benim gibi acıyı seven, acıları şiirlerine katık ederdi. O nedenle ona “Acının imgesiyle beslenen şair” derim çoğu kez… Tabii bu kazanımı onun topluma duyduğu ilgidendir. Onun acılarıyla, sevinçleriyle beslenip, onun kazanım ve yitikleriyle yazar şiirlerini.
                Asker kökenli bir şair olan Refik Uğur’u, biraz tanımaya çalışırsak; toplumsal duyarlılığını emekliliğinden sonra da sürdürüp demokratik kitle örgütlerinde görev aldığını görüyoruz. Halkevi yazmanlığı, İşçi sağlığı Derneği İzmir Şube Başkanlığı, Türkiye Yazarlar Sendikası İzmir Temsilciliği Yürütme Kurulu üyeliği, ilk akla gelen görevleri olduğunu gibi, yaklaşık kırka yakın yayın organında da ürünleri okuyucuyla buluşmuştur. Tanıtmaya çalıştığım bu eseriyle 5 adet şiir kitabı yayınlamıştır Sayın Uğur…
Sevgili Uğur’un kitaplarını okuduğunuzda iki önemli ileti alırsınız. Sevgi ve Özlem! Ama bu iki konu anlam olarak birbiriyle o kadar iç içedir ki; hangisi kendi yüreğinin sancısı, hangisi toplum adına duyduğu bir özlem ya da sevgidir, seçemezsiniz. Çünkü o insana âşıktır! İkisini asla birbirinden ayrı düşünmez. Kendine üzüldüğü kadar, topluma da üzülür. Çok zaman da yaşanılanlara isyan edip; yerine kendi cennetini koymaya çalışır. O cennetin sınırını da her zaman birey ve emek çizer. Yetmez, içini de o yüreğince isteği gibi doldurur… Bakın ”Sevgi Yükü Ağırdır” isimli son kitabının 32. Sayfasındaki “Elini alnıma koy” adlı şiiri bu söylediğimi onaylamıyor mu?
Elini alnıma koy/ tasarlamadan önce/ardıl kuşlar öğretisine / dizgin koparan öpüşleri/ özgür dünya özlemiyle.
Yine ayni kitabın 105 sayfasındaki “Bana sorma atlı şiirine bakalım Sevgili Refik arkadaşımın:
Bana sorma/ rengi uçurulmuş mevsimleri/ kuşu göçürülmüş kuşluğu/ tezek soluyan bacaların konuğu/ leyleklere sor!
Toplumsal düşünen insanların duygularının mutluluk adına resmini çizmek çok zordur. Çünkü merkeze insanı koyarlar. Artık onun bütün acıları acısı,  sevinci de sevincidir. Onunla ağlar onunla gülerler. İşte bu hasletler onun şiir adına anlamı kolay çözülemeyen imgeleridir. Bir zaman bir ozandan dinlemiştim “şiirin anlamı zor çözülmeli” diye… Oysa ben o gün o söze karşı çıkıp, anlamsız sözün ya da yazmanın ne gereği var, okuyan bir şey anlamayınca diye… Ben edebiyatta anlaşılmayana karşıyım. Üstelik bu eylem toplumun diline tercüman olacaksa…Refik Uğur emeğe hitap ettiği için anlaşılandır. Dili arı, durudur.
Şiirin dili roman dilinden çok farklıdır. Bunu bilen olarak açıklayamam. Çünkü romancıyım. Ama romanın da çok zaman içsellikleri yüze vuran düz yazılmış bir şiirsel sesleniş/ ya da yazıya dökülüş biçimi olduğunu iyi bilirim. O nedenle şiir konusunda yanlış söylemde bulundumsa, şair arkadaşlarım beni bağışlasınlar der, sevgili dostum için söyleyeceklerimi yine onun güzel bir şiiriyle bitiriyorum:
Bir sana güler / yatık yağan yağmurlar atında domuran / rengini gülen güller/ gül dalında şakıyan bülbüller / sen yürürken kostaklı / dilimizin güvenceli yolunda / emeğine açık ücreti ödenenleri / kirden arındıranların / gönendiren kolunda…
Gerçekten güzel demiş, güzel eylemişsin sevgili UĞUR; ellerine sağlık derken, senin o güzel yüreğinden öpüyorum. Nice anlamlı eserlere…
SEVGİ YÜKÜ AĞIRDIR

EGEUS YAYINLARI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder