21 Kasım 2015 Cumartesi

Değerli Dostlarım
Benim en büyük amacım roman konusundaki genel yanlışlıkların saptanarak düzeltilmesi, gelecek kuşaklara doğru olarak aktarılması. O nedenle bloğumda bu konuda ilk yazım, romandaki genel hatalar yönünde olacaktır.Beğeninize sunuyorum.
ROMANDAKİ GENEL HATALAR:
Son romanlar da ela alınırsa, hem biz de, hem de dünyada genel yapı ve psikolojiye ait hataların olduğu çok net biçimde görülmektedir. Hatta bunların ilk başlangıçta yapılan hataların bir gelenek olarak devam ettiği de çok nettir. 
Bu nedenle aynı geleneksel hatalar dizisini sonrakiler de sürdürmüş onlar da aynısını devam ettirilmiştir.
XIX. yy. dan sonraki realist romanları bu değerlendirmenin dışında tutmak gerekir. Çünkü o günkü moderiniteye bağlı yaşam tarzı ile bu günkü yaşam tarzı arasında akla kara kadar farklılıklar vardır. Bu fark yazımı da etkilemiştir. 
Açık yüreklilikle ve cesaretle söylemek gerekir ki; günümüzde de roman olayları arasında da oluşum farkı olması gerekir. Çünkü insanların yaşam ve algı tarzları çok değişmiştir. Roman insanı anlatmak olduğuna göre, içinde bulunduğu çağın insanını anlatacağımız gerçeği ortaya çıkar. O nedenle değişikliğin olması çok doğaldır.
Bir kere şunu iyi bilmek gerekir; bir romanın gerçekle ilgisi olay bakımından OLAN ve OLAĞANI (sık sık olan olagelen) anlatmasından çok, kahramanın olay yönündeki ruhsal yanıltısının ifadesidir... Yani kahraman olay konusunda içsel sorgulama yaparsa daha gerçekçi olur.
Bu nedenleri düşünürsek mitoloji ve fantastik konuların da realist yani gerçekçi roman konusu olabileceğini söyleriz.
Yazan, okuyan yerli ve yabancı romanların benzer hatalarına o kadar alışmışız ki; adeta kanıksayıp, eleştirmek aklımızın köşesinden bile geçmez.
Örneğin; bir roman bir liman ya da bakkal dükkânının betimlemesi ile başlıyor diyelim. Burada yapılan hatayı çok kişi fark etmez. Bize Limanın İzmir’de, bakkal dükkânın da Konak da İlyas Ustaya ait bir Türk’e ait olduğunu haber veren yazarın kendisidir. Yani Limanı ve bakkal dükkânını onların gözüyle görürüz. 
Böylesi yazımlarda yazarın kendinse has artistik bir görüşü vardır. Onun ötesinde mevcut bakkalın bazı huylarını da yine yazarın anlatısından öğreniriz. Çünkü bu liman ve dükkâna yazarın anlatısının dışında başka kimse girmemiş ve görmemiştir. 
Böyle bir betimle başlangıcıyla romanın teferruatına ait hatalar hoş görülse bile, romanın psikolojinse ve yapısına ait beş büyük hatanın yapıldığını bilmemiz gerekir. Ve bu hatalar o kadar büyüktür ki; Yazan için hoş görülecek şeyler değildir. Şimdi bunlara bakalım.
BİRİNCİ HATA: Roman anlatısı da tıpkı normal yaşamda olduğu gibi bir liman ya da dükkândır. Onun içine giren insanın duygu ve düşüncesini içermesi gerekir. Yazar kişi romanın kahramanlarından olmadığına göre, onun limanı ve dükkânı görüşü, romanın hayatına dışarıdan karışma anlamına gelir.
İKİNCİ HATA: Liman ve bakkalın adının, romanda geçmesi gerekiyorsa bunu mutlaka diyaloglarla gerçekleştirmeliyiz. Çünkü olayı yansıtmak daha doğal olur. Romancının bunu bize önceden haber vermesi, romanın hayatında hiç rolü olmadığı halde, sanki varmış gibi bir davranış yaratır. Bu hata bizi kendisiyle beraber romanın dış dünyasına çeker ve aramıza engel gibi girer.
ÜÇÜNCÜ HATA: İster yazar, isterse de romanın bir kahramanı tarafından görülsün, bir liman ve dükkândan verilen görüntünün sunumu hiçbir zaman yazarın anlattığı kadar düzenli olamaz. Çünkü her duyu içeriği arasına birçok eski anılar ve düşünceler, hata belirsiz çağrışımlar karışacaktır. Bu çağrışımları romana koymamak kolaydır, ama zihnimizin çalışma biçimini bozmamamız da gerekmektedir. Yanı sıra kullandığımız üslup nedeniyle sahte bir intiba yaratmamamız gerekir. Üslubun iç monolog tarzında olması gerekir.
DÖRDÜNCÜ HATA: Romanda da, tıpkı hayatta olduğu gibi, eşyaya karşı dikkatler, ruhsal tepkiler, hatta bunları uyandıran, büyük ve küçük olaylardan hareket ve etkilerden oluştuğu için bu olay ve hareketlerin daima betimlemeden önce yapılması gerekir. Bunu bütün roman yazarlarının yazmaya başlamadan önce akıllarının bir köşesine yazması gerekir (yani romana bir tasvirden çok diyalogla başlamalıyız!”
BEŞİNCİ HATA: Bize bakkalın davranışını, içselliğini romancının yaptığı yorum ve izahından önce, kahramanın olaylar karşısındaki duruşu davranışları bildirmelidir. Çünkü yaşam statik olarak duyudan zekâ ve anlayışa doğru planlı bir yükseliştir. Düşünce hep yaşanmıştan önce gelir. Yani yaşamadan önce ne yaşanılacağını düşünülür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder